Kaplıcaları ile ünlü olan Ege ve Akdeniz güzel şehirleri arasında kaybolmaya yüz tutsa da Mersin termal kaplıcaları da Türkiye’nin önemli kaplıcaları arasındadır. Mersin güzel bir sahil kenti olmasına rağmen deniz turizmi ile ne kadar ün yapsa da kaplıca ve tarih, turizm ile de son dönemler de o kadar ün yapmıştır. Mersin’e gelen yerli ve yabancı turistler önce deniz ve otel tatili yaparlar. Bu tatillere doyduktan sonra da kaplıcalara ve obrukları ziyaret etmeden de gitmezler.
Mersin, Akdeniz’in incisi olarak bilinen bir şehirdir. En çok turunçgiller yetiştiriciliği, tarihi dokuları ve obrukları ile meşhurdur. Bu obrukların en önemli özelliği de oradan çıkan kaynak sularıdır. Bu sular yerin altından hiçbir insan yapımı olmaksızın çıkan, adeta bir şifa şelalesidir. Bu şifalı sular küçükten büyüğü, yaşlıdan çocuğa, yerli turistten yabancı turiste herkesin dikkatini çekmektedir.
Mersin denince akla gelen ve çarpıcı ismi ile de öne çıkan Cennet Cehennem Obruğu en bilinen ve Türkiye’nin en meşhur iki obruğudur. Bu obruklar Mersin’in Silifke ilçesinde bulunan bir köyde uzun zamandan beri varlığını sürdürmektedir.
Cennet Obruğunun Doğal Suyu
Cennet – Cehennem obruğundan daha büyük bir yapıya sahip olan ve gittikçe derine inen Cennet çöküğü içinden çıkan şifalı sular ile meşhurdur. 452 adet taş basamak ve 300. basamakta tarihi bir değeri olan kilise de bulunmaktadır.
Cennet Kayalığı içindeki bir mağaranın girişindeki dikdörtgen bir taş bloktan yapılmıştır. Yapının uzun kuzey ve güney cephelerinde altı tane kemerli pencere boşluğu bulunmaktadır. Binanın içinde HZ. İsa ve havarilerinin kaldığı ve burada sıkça bulundukları i işlenir. Kilisenin ana girişindeki 4 satırlık bir yazıt, kilisenin 5. yüzyılda Meryem Ana’ya adanmış Pavlus adında bir din adamı tarafından yaptırıldığını göstermektedir.
Cennet obruğuna ve şifalı suyunun olduğu yere Meryem Ana Kilisesi de denmektedir. Bu bilinen yapının bir zamanlar diğer bir dine ait tapınak olduğu söyleniyor. İlginçtir, kilisenin çatısı yoktur. Doğal kaynak sularının bulunması ile bir alakası olduğu söylenmektedir.
Hocantı Kaplıcaları
Mersin’in başlıca kaplıcalarından biri, Mut ilçesine bağlı eski adı Hocantı olan Derinçay köyünde bulunuyor. Genellikle “Ilısu ılıcası” olarak bilinir. Burada bir banyo yapılır ise vücutta bulunan romatizma ve iyileşmeyen yaralara iyi gelir denmektedir.
Ayrıca bu ılıca suyunun içilmesinin karın ağrısını dindirdiği söylenmektedir. Eski zamanlarda geçmeyen karın ağrısı derdi olan insanların özellikle kadınların Mersinde bulunan bu Ilısu kaplıcasına geldiği söylenmektedir. Bu su içerisinde sodyum klorür, bikarbonat, sülfat içeren radyoaktif bir sudur. Solunum sistemi, dolaşım sistemi, sindirim sistemi, sinir sistemi ve bazı önemli yeme- içme bozuklukları üzerinde iyileştirici etkisi vardır.
Genel olarak Mersin termal kaplıcaları diğer kaplıcalar ile aynı özellikleri taşımaktadır. Buralarda bulunan eski zamanda yaşayan insanların anlattıkları bazen bir efsane bazen de kanıtlanmış bir şifa kaynağı olarak gösterilmektedir. Silifke de bulunan saparca ılıcası da 37 derecelik sıcaklığı ile güzel bir kaplıcadır. Mersin termal kaplıcaları olarak genel su sıcaklığı tıpkı saparca ılıcasının sıcaklığı gibi 37 derecedir.
Mersin Güneysu Kaplıca ve Çamuru
Bu kükürtlü tuzlu su içildiğinde müshil etkisi göstermektedir. Haricen uygulandığında bir yanda kükürt diğer yanda tuzların etkilerinden dolayı eritici ve iltihap önleyici etkiye sahiptir. Bu nedenle iltihaplı romatizmalı hastalıkları ile karşı karşıya kalındığında buraya gidilir.
Jinekolojik sendromda ve diğer kronik iltihap formlarında bu su ve çamur yöre halkı tarafından değer kazanmaktadır. Güneysu kaplıcası da Mersin’in meşhur Gözne yaylasına yakın konumlanmıştır. Toros dağlarından gelen bir şifa kaynağıdır. Mersin Kaplıcaları arasından en gözde olan kaplıcalardan ilkidir.